EVREN döner durur yörüngesinde, muazzam bir dönüşle; vaveylasız, sessiz!..
GÜNEŞ, evrenin içinde bilir sorumluluğunu…
Her gün yeniden, aynı tazelikte doğar; yeniden yeniler DÜNYA’yı. Hiçbir anı kaçırmaz; ısıtır, yeşertir, büyütür! Yol verir, yön verir, nesillere boy verir!
TOPRAKLA eştir sanki.
Doğadaki bu eşsiz iki güzide varlık, durmadan üretmeye odaklanır, zamanları, heba etmeden mucizevi oluşumları ortaya çıkarır ve varlıkları üretken kılarlar.
Dünyada bir milimlik alan yoktur ki üretmeye gönüllü olmasın. Sanki tüm güçleriyle gönüllü doğurgandırlar!
GÜNEŞ ve TOPRAK şakalaşırlar bazen, sır saklarlar birbirlerinden sonra… sonra gizlerini açığa çıkarıp sürprizlerini sunarlar birbirlerine. İşte bunlardan biridir, sağlığa müjde; trüf mantarı!
Nasıl da toprağın koynunda dantel topak olmuş, orada insanlara en güzel armağan olmak için özenle bezenmiş, süslenmiş; nakış nakış işlemiş kendini! İNANILMAZ!
Sunum ise; dopdolu vitamin, mineral deposu!
Küçük ama devasa bir yarar!
Koyu rengini topraktan alarak güneşin tüm faydasını toprağın altından emmiş, onu bedeninde soğurtup, donatmış kendini.
Yağmur, rüzgâr; toprağın içindeki tüm özleri ona katmak, onu en mükemmel kılmak için birbirleriyle yarışmışlar;
Sonuç; TRÜF MANTARI! Doğurgan toprağın en mükemmel ürünü!
O toprak onu doğurduğu için çok mutlu!
Sağlık için bir armağan çünkü!
Sağlıklı kılmak canlıları en kutsal görev çünkü!
Sonra sofralara özenle taşınmış trüf mantarı!
Dantelacı doğa işlemiş ya onu, bir başka sevda olmuş sofralarda!
Bir elmas değerinde kılınmış, hemen fark edilmiş üstünlüğü.
TRÜF MANTARI, sağlığı güçlendirirken nesillere de sürdürülürlükler kazandırmış durmadan!
Görev aşkı sonsuz çünkü! Sevdalara tutkun ve saygılı!
Afrodizyak etkiler sunmuş dileyenlere!
Kral ve kraliçelere arzuları olan veliahtlar vermeyi vadetmiş, gerçekleştirmiş de vadettiklerini.
Napolyon Bonaparte, bir veliaht istediğinde yardımına generali koşmuş, ona trüf mantarı yemesini salık vermiş. Napolyon sofrasından trüf mantarını eksik etmemiş bu kez, ardından oğlu II.Napolyon dünyaya gelmiş. Tabi sevinçlere sevinç katmışlar!..
Elbette trüf mantarının öyküsü yüzyıllara dayanır, mitlere konu olur, yeni efsanelerin doğuşuna katkıda bulunur! Hem sağlık üretir hem en güzel yaşamlara nefaset sunar!
Bilim adamları bu nadide ürünün ta Sümerler zamanında da bilindiğini ifade ederler. Sümerler, trüf mantarını sebze ve baklagillerde kullanarak ona gereken değeri vermişler.
Adının Latince ‘terrae yumru’dan geldiği biliniyor. Anlamı ‘yeryüzünün yumrusu’ demektir. Bir başka deyişle ‘terrae yumru’ aynı zamanda yeryüzünün büyümesi anlamına da gelmektedir ki bu da evrenin sonsuz üreticiliğinin işareti olarak benimsendiğinin bir göstergesi olmuştur.
Etrüskler ve Romalılar onu sofralarından eksik etmezler.
MS 1. yüzyılda, nadir ve değerli trüf mantarının su, ısı ve yıldırım gibi doğal unsurların birleşiminden doğduğunu belirten Chaeronea’lı filozof Plutarch’ın gösterdiği gibi, Yunanlılar mutfakta trüf mantarını eksik etmezler,
Yunanlı bir şaire göre ‘yeryüzü yumrusu’ Gök Tanrısı Jüpiter’in bir meşe ağacına fırlattığı bir yıldırımdan kaynaklanmıştır. Bu efsaneye ek olarak, Jüpiter olağanüstü cinsel aktivitesiyle tanındığından, dolayısıyla yer mantarlarının oldukça afrodizyak olduğu düşünülmüştür.
Başka bir efsaneye göre trüf mantarı, afrodizyak özellikleri nedeniyle Paganlar tarafından tanrıça Venüs’e adanmıştır.
Bilmemiz gereken en önemli şey; trüf mantarının küçük hacmine rağmen başta protein olmak üzere çok değerli mineralleri bünyesinde barındırdığıdır.
Fransa Kraliçesi, Caterina de’ Medici ve Papa Lucrezia Borgia’nın masasında ve Avrupa’nın her yerinde en prestijli ziyafetlerde trüf mantarı; yemeklerin en yararlısı, en lezzetlisidir yine.
Tamamen yer mantarına adanmış ilk anlaşma olan “Opusculus de tuberis”, 1564 yılında Umbrialı doktor Alfonso Ciccarelli tarafından yazılmıştır. Bu da trüf mantarının çok değerli olduğunun tescili, yazılı kanıtıdır.
Aynı yüzyılda Andrea Cesalpino ilk kez yer mantarını mantarlar arasında listeler. Onu değeri ve pahasının üstünlüğü nedeniyle ilk sıraya koyar.
Bu dönemde Avrupa’da trüf mantarı, bitkiye biraz benzeyen kokusu nedeniyle “zenginlik sarımsağı” olarak da adlandırılır!
Dünyanın sunduğu en özel, gizemli ve değerli meyvelerden biri olan trüf mantarını köpekler eşliğinde büyük bir sabırla ararız. İtalya’da, yurtdışında ve ülkemizde uygulanan trüf mantarı avcılığının güzelliği de budur işte!.. Köpeklerle aramak gerçekten bir zevktir çünkü!
Ancak yer mantarını avlamak zaman alır ve çok fazla sabır gerektirir.
Önce trüf avcı köpeği henüz yavruyken, koku alma duyusunu geliştirmek ve belirli ağaç türlerinin yakınında, yerin birkaç santimetre altında bulunan değerli yer altı mantarını bulmasını sağlamak için eğitilir.
Toplanan mantarlar özenle saklanır, paketlenir, en temiz sunularla sizlerin beğenisine sunulur!
Sonrası hem ZEVK hem KEYİF hem de SAĞLIK!..
ANATOLIA TRUFFLES’IN hikâyesi böyle başlar işte; varlığı SAĞLIK DOLU bu ürünü sizlere keyif, mutluluk, sağlık sunmak için var eder kendini.
İdeolojisi SENi, BENi, TOPLUMU GÜÇLÜ KILMAKTIR!..
BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR İNANCIDIR DİĞER İLKEMİZ!
BİZLER; globalleşen dünyanın SAĞLIK ayağı olarak VARIZ!..
VE biliyoruz ki bireysel sağlık, toplumsal sağlığın temelidir. Bu nedenledir ki özenimiz size, sunumumuz size!
VE DİYORUZ Kİ
BİZİMLE KALIN; SAĞLIKLI YAŞAMLAR KURUP ONU NESİLLER BOYU SÜRDÜRÜN!..
HİKAYEMİZE ORTAK OLAN; MUTLU, BAŞARICI BİREYLERDEN OLUN!..